Memede Kanser Tedavisi

Anasayfa / Meme Hastalıkları / Memede Kanser Tedavisi
Memede Kanser Tedavisi

Memede Kanser Tedavisi

Memede kanser saptandığı zaman tedavi planlanmadan önce yapılacak ilk iş, bazı tetkiklerle kanserin vücudun başka bir yerine sıçrayıp sıçramadığının araştırılmasıdır. Akciğer röntgen filmi, karın ultrasonu, , CEA ve CA15-3 kan tahlili, kemik sintigrafisi ve kan sayımı gibi tahliller yapılmadan tedaviye başlamamak daha doğru olur. Bu tetkikler sonucu vücudun herhangi bir yerinde kanser tespit edilirse, tedavi tamamen farklı bir şekilde yönlendirilebilir.

Tedaviyi planlarken çeşitli faktörler göz önüne alınır. Öncelikle “kanser süt kanalı dışına çıkmış mı? çıkmamış mı?” sorusunun cevabını bilmek gerekiyor. Eğer kanser kanal dışına çıkmış ise raporda invaziv veya infiltratif kelimesi ile belirtilmiştir. Örneğin invaziv duktal karsinom, infiltratif lobular karsinom gibi… Eğer kanser süt kanalının dışına çıkmamış ise Ductal Carcinoma In Situ kelimelerinin kısaltılmışı olarak (DCIS) olarak ifade edilir.

Cerrahi Tedavi

Memede kanser saptandığında ilk tedavi cerrahidir; fakat bazı durumlarda bu sıra değişebilir.

Duktal karsinoma In Situ (DCIS) (Kanser süt kanalının dışına çıkmamış)

Kanalın henüz dışına çıkmamış olan bu kanser tipi, genellikle kanser daha ele gelecek büyüklüğe ulaşmadan çekilen mamografi ile saptanır. Kanser kanalın dışına çıkmadığı için vücudun hiçbir tarafına yayılmamıştır. Bu nedenle hastalık çok erken safhadadır. Hastalık DCIS da 0. evrededir. Eğer yeterli tedavi yapılmaz ise kanser % 35- 50 oranında kanalın dışına çıkar ve invaziv veya infiltratif tip dediğimiz gruba geçerek vücuda yayılmaya başlar.

DCIS’de eğer tümörün çapı 4 cm den büyük ise veya tümör memede birkaç farklı yerde bulunuyor ise uygun tedavi genellikle memenin tümünün alınması şeklindedir. Bu safhada kanser kanal dışına çıkmadığı için koltuk altındaki lenf düğümlerine atlamamış kabul edilir ve koltuk altı lenf düğümlerini almaya gerek olmaz. Fakat büyük tümörlerde çok küçük bir bölgede kanser kanal dışına çıkmış olabilir ve fark edilmemiş olabilir.

Bu nedenle meme alınıyorsa, koltuk altındaki lenf düğümlerinin bir kısmı da birlikte alınıyor. Eğer kanserin koltuk altındaki lenf düğümlerine atladığı saptanırsa, artık kanser invaziv tip, olur. Tümör büyüklüğü fazla değilse ve tümör sadece bir noktadan başlamış ise, sadece tümörün bulunduğu bölge çıkartılabilir veya; memenin tümü alınabilir. Bu evrede (evre 0) radyoterapi uygulanması bazı kriterlere bağlıdır. Bu kriterler arasında tümörün hücresel yapısı, grade dediğimiz hücre derecesi ve diğer başka faktörler sayılabilir. Eğer memenin tümü alınmış ise hastalar, yılda bir kez muayene ve diğer memeye yılda bir kez mamografi çekilmesi şeklinde takip ediliyor. Eğer memenin bir kısmı alınmış ise, 3 yıl süresince yılda 2 kez muayene ve yılda bir kez mamografi çekilerek takip edilir.

İnvaziv Evre

Bu safhada artık tümör süt kanallarının dışına çıkmıştır. Bu safha bazı kriterlere göre kendi içinde farklı gruplara ayrılır. Eğer saptanan tümör ile meme başı arasındaki uzaklık 3 santimetreden az ise, meme başının da mutlaka çıkartılması önerilir. Böyle olunca memeyi korumanın fazla kozmetik bir anlamı kalmaz; memenin tümünü almak daha uygun olur.

İnvaziv safhada memenin tümü alınabilir veya bazı kriterler göz önüne alınarak sadece tümör ve çevresindeki kısım çıkartılabilir (lumpektomi). Memenin tümü çıkartılmadığı zaman (meme koruyucu ameliyat) mutlaka ameliyat sonrası radyoterapi uygulanması gerekir. Bölgeye radyoterapinin uygulanamayacağı aşağıdaki gibi durumlarda memenin tümünün alınması gerekir.

  • Daha önce başka bir hastalık nedeni ile aynı yere radyoterapi yapılmış ise,
  • Lupus, scleroderma gibi kollajen doku hastalığı varsa,
  • Hasta gebe ise,

Memenin tümünün alınmadığı durumlarda kalan meme dokusunda hiç kanser kalmamalıdır. Ameliyat sonrasında hazırlanan patoloji raporunda temiz, cerrahi sınırlarda tümör saptanır ise, mutlaka tekrar ameliyat edilerek kalan kanserli dokunun çıkartılmalısı gerekir.

 

Yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak